Türk Nöroloji Derneği Başağrısı Çalışma Grubu bünyesinde, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yapan öğretim üyeleri grubunca İbrahim Ethem Ulagay-Menari Group’un desteğinde hayata geçirilen “Türkiye’de Başağrısı ve Migren Epidemiyolojisi Çalışması”nın sonuçları World Park Otel’de düzenlenen basın toplantısında açıklandı.
Toplantıda konuşan araştırma koordinatörü Prof. Dr. Mustafa Ertaş, araştırmanın Türkiye’nin tüm coğrafik bölgelerini temsil edecek şekilde 21 ilde 18-65 yaş arasında 5 bin 323 kişiyle yüz yüze görüşme ve hekim tarafından yapılan değerlendirme sonucunda gerçekleştirildiğini belirtti.
Uluslararası Başağrısı Derneğinin (IHS) 2004 yılında yayımladığı en son tanı kriterlerinin kullanıldığı araştırmada, önceden başağrısı konusunda eğitime tabi tutulan 33 birinci basamak hekimin görev yaptığını ve çalışmanın 3 ayda tamamlandığını belirten Prof. Dr. Ertaş, migren hastalarının oranını, 1998 yılında yapılan araştırmada olduğu gibi yüzde 16,4 olarak tespit ettiklerini kaydetti.
Migrenin kadınlarda erkeklere göre daha yaygın olduğunu belirten Prof. Dr. Ertaş, “21 ilde 5 bin 323 kişiyle gerçekleştirilen araştırma sonucunda her 4 kadından birinde migren görüldüğü saptandı. Migrenin kadınlarda daha sık görülmesinin nedeni, kadınlık hormonları. Her 3 kadına karşılık sadece bir erkekte migrene rastlanıyor” dedi.
Eğitim düzeyi düştükçe migrenin görülme sıklığının arttığının da araştırmada ortaya çıktığına işaret eden Ertaş, üniversite ve lise mezunlarında migren görülme oranı yüzde 17.6 iken bu oranın ortaokul mezunlarında yüzde 14.2, ilkokul mezunlarında yüzde 19.1, sadece okur ve yazar olanlarda ise yüzde 20.4, okur ve yazar olmayanlarda ise yüzde 31,6 olduğunu kaydetti.
Düşük gelirlilerde migren sıklığı
Araştırmanın, gelir düzeyi düştükçe migren görülme sıklığının arttığını ortaya koyduğunu dile getiren Ertaş, ayda 10 bin TL’nin üzerinde gelire sahip olanlarda migren görülme oranı yüzde 7,8 iken, aylık geliri 2 bin TL altında olanlarda bu oranın yüzde 16,1, 500 TL’den daha az gelire sahip olanlarda ise migren görülme oranının yüzde 18,2 olduğunu ve bunun da düzenli ve doğru beslenme, uyku düzeni gibi etkenlerle ilişkili olduğunu düşündürdüğünü ifade etti.
Araştırmanın, hastaların büyük çoğunluğunun hala profilaksi denilen hastalığı ortadan kaldırmaya ve tedavi etmeye yönelik düzenli ilaç kullanma alışkanlığından uzak olduğunu ortaya koyduğunu anlatan Ertaş, araştırmada düzenli ilaç kullanımının sadece yüzde 4,9 olduğunun tespit edildiğini vurguladı.
Ertaş, hastaların ortalama yüzde 40’ının bir ayda 4’ten fazla, yüzde 50’sinin ise 3’ten fazla atak geçirdiğini belirterek, “Bu hastalar, düzenli ilaç kullanması gereken hastalar. Migren tedavisi yönünden yeterli bilinç düzeyine ulaşılmadığı görüldü” dedi.
Hastaların yüzde 10,9’unun da hiç ilaç kullanmadığını belirten Ertaş, yüzde 3,2’si atak esnasında başına patates bağladığını, yüzde 21,4’ünün eşarpla sıktığını, yüzde 1,7’sinin bitkisel ilaç kullandığını, yüzde 0,7’sinin ile akupunktur yaptırdığını bildirdi.
Tedavinin yüzde 80-90 oranında başarı sağladığına işaret eden Ertaş, bu nedenle hastalar için doğru teşhis ve tedavi yönteminin önemli olduğunu söyledi.
Doktora başvurma oranının düşüklüğü
Mustafa Ertaş, araştırmanın Türkiye’de insanların başağrısı için doktora başvurma oranın da düşük olduğunu ortaya çıkardığını anlatarak, şu bilgileri verdi:
“Başağrısı çekenlerin yüzde 48,6’sı, migrenlerin ise yüzde 29,4’ünün doktora başvurmadığı ortaya çıktı. 1998 yılında yapılan araştırmada başağrısından rahatsız olup doktora başvuranların oranı yaklaşık yüzde 40 iken, bu oran 10 yıl içinde yaklaşık yüzde 10 artarak 2008 yılında yüzde 51,4 oldu. Doktora başvuranların ise bir kısmının doğru tanı almadıkları belirlendi. Araştırmaya katılanların yüzde 45’inin daha önce migren tanısı aldığı, yüzde 55’inin ise migren hastası olduğu halde bu tanıyı almadığı ortaya çıktı.”
Ertaş, migren hastalarının yüzde 88,3’ünün ilaç kullandığının belirlendiğini ancak bu hastalardan sadece yüzde 36,9’unun doktor tavsiyesi ile ilaç kullandığını, geriye kalanların eczacı veya arkadaş yönlendirmesi ya da kendisinin okuyup bulduğu ilaçları kullandığının saptandığını kaydetti.
Migrenin iş verimini düşürdüğünü ve ciddi iş kaybına sebep olduğunu dile getiren Ertaş, bundan dolayı ülke ekonomisine de zarar verdiğini söyledi.
Araştırmaya katılan migren hastalarının yüzde 89,3’ünün yaşam kalitelerinin olumsuz etkilendiğini dile getirdiğini belirten Ertaş, sadece hastaların yüzde 10,7’sinin yaşamlarını etkilemediğini belirttiğini aktardı.
Bölgesel değişiklikler
Başağrısı ve migren görülme sıklığının bölgelere göre değiştiğine işaret eden Ertaş, Marmara Bölgesi’nde migren sıklığının yüzde 22 olduğunu, bu oranın Doğu Anadolu’da yüzde 24,1, İç Anadolu’da yüzde 20, Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 15,7, Karadeniz Bölgesi’nde yüzde 21,6, Güneydoğu Anadolu’da ise yüzde 20,4 olduğunu belirtti.
Ertaş, şehir bazında bakıldığında ise migrenin görülme sıklığının İstanbul’da yüzde 10,1 ve İzmir’de 10,8 olduğunu dile getirerek, migreni tetikleyen unsurlar arasında stresin yüzde 68,5 civarında bir oranla ilk sırada yer aldığını, rüzgarın ise yüzde 54 ile ikinci sırada, aynı oranla açlık, yüzde 50 oranında da uykusuzluğun önemli unsurlar arasında olduğunu kaydetti.
Ertaş, migrene doğru tanı konulmayarak başağrısını ağrı kesicilerle tedavi etmeye kalkmanın hastalığa da ağrı kesici bağımlılığının gelişmesine sebep olduğu ve hastaların yüzde 8,7’sinin ağrı kesici bağımlısı olarak tanımlanabilen grubun oluşturduğunu söyledi.
Araştırmanın migreni olan ve doktora giden hastaların sadece yüzde 45’inin ilk gittikleri doktorda doğru tanı aldığını ortaya koyduğunu kaydeden Ertaş, migren olduğu halde migren tanısı almayan hastaların oranının da yüzde 55 olduğunu belirtti.
Bu hastaların genellikle boyun kireçlenmesi, hipertansiyon, sinüzit ya da genel bağış ağrısı tanısı aldıklarını ve genel ağrı kesicilerle tedavi edildiklerini öne süren Ertaş, başağrısı şikayeti bulunanların mutlaka doktora başvurması gerektiğini ifade etti.